İsteyerek bilinçli rüya görebilir miyiz?
Bilinçli rüyaları biraz eğitim ve deneyimle isteyerek görebilmek mümkündür ve bunun için pek çok metot geliştirilmiştir. Bilinçli rüyalar iki şekilde nüksedebilir. Birinci türde, uyku sırasında yaşadığımız garip ya da gerçek dışı bir olayı değerlendirerek rüyada olduğumuz sonucunu çıkarır, rüyamıza bilinçli olarak devam ederiz. İkinci türde ise, bir rüyadan uyanıp, kısa süre sonra uykuya rüya görmeye devam etme niyetiyle tekrar dalarız, ve bu şekilde uyanıklıktan rüyaya doğrudan ve bilinçli olarak geçmiş oluruz.
İlk türdeki bilinçli rüyalar daha yaygın olsa da (%72), bilinçsiz ve rastgele gördüğümüz bir rüya sırasında bilinçlenmek zor olabilir, ama bunun için egzersizler mevcuttur. Rüyalarda aldığımız görsel veriler genellikle çarpıktır. Örneğin, dijital bir saate ardı ardına iki kez baktığımızda genellikle aynı saati göstermez. Benzer şekilde, herhangi bir odada bulduğumuz lamba açıp kapama düğmesi, beklediğimiz gibi çalışmayabilir. El ayalarımıza dikkatlice baktığımızda gördüğümüz şekiller gerçekteki gibi değildir. Bu gibi bilgiler doğrultusunda oluşturulan teoriye göre, eğer günlük hayatımızda kendimizi sık sık saate bakmaya, ışık açıp kapamaya, ya da el ayamızı ezberlemeye odaklarsak, rüyada da aynı şekilde davranma olasılığımız artacak, rüyadan aldığımız gerçek dışı tepki bizi rüyada olduğumuza ikna edecektir.
İkinci yöntem, yani rüyalara bilinçli olarak girmek daha nadir gözlemlenir (%28). Bu yöntem ilkine göre daha başarılı sonuçlar doğurur, fakat bu yöndeki egzersizler kişiye bağlı olarak zorluk gösterebilir. Uyanıklıktan uykuya geçiş sürecinde çoğumuz uyur-uyanıklık diye tanımladığımız bir hissiyat yaşarız. Bu safhada vücudumuz rahatlar, gözlerimizin önünde loş ve oynak ışıklar görürüz, ve sanki su yüzeyinde yüzüyormuş gibi özgür bir hissiyat yaşarız. Bu sırada beynimiz vücudumuzla ilişiğini keser ve uyku (ve rüya) sırasında dış dünyayı hissetmemizi, hareket etmemizi veya bağırmamızı engelleyerek bizi koruyan, “uyku felci” dediğimiz evre başlar. Bize sanki vücudumuza hapsolduğumuzu ya da vücudumuzun dışına çıkıp kendimizi dışarıdan gördüğümüzü zannettiren karabasanların, genelde uyku felci sırasında beynimizin uyanması ama vücudumuzun aktive olamaması gibi bir hata sonucu meydana geldiği düşünülmektedir.
Uyanıklıktan rüyaya doğrudan geçerek bilinçli rüya görebilmek için metot, bu geçiş evreleri sırasında ne yaşadığımızın farkında olmak, ve bu sırada zihnimizi uyanık tutmaktır. Bunu bir nevi meditasyon olarak düşünmek mümkündür; yüksek bir odaklanma tecrübesi ve yeteneği gerektirir. Bu bilinci sağlayarak uyku felcine girdikten sonra, rüya gören kişi gözünün önüne bir rüya sahnesi getirerek yavaşça ve dikkatlice kendini rüyaya bırakır. Bilinçlice ve isteyerek girilen bu rüya, kişinin kontrolü altında olacaktır.
Peki rüyalarını hatırlamakta bile zorluk çeken zavallı insanlar ne yapacak? Kendimizi rüyalarımızı hatırlamak konusunda eğitmemiz de mümkün. Genel olarak, bir rüyadan kalktığımız ilk beş dakikada, rüyanın %95’ini unutmuş oluyoruz. Bunu engellemek için uzmanlar, bir rüyadan uyandıktan sonra bir süre boyunca hiç hareket etmeden rüyayı tekrar tekrar kafamızdan geçirmeyi öneriyor. Hareket ettiğimiz anda, beynimizle vücudumuz arasındaki bağın tekrar kurulması dolayısıyla, rüyayla ilişiğimizin kesildiği düşünülüyor. Rüya hafızamızı geliştirmek için en önemli öneri ise, kendimize bir rüya günlüğü edinmek. Kalktığımız anda baştan sona yazacağımız rüyalar, bize rüyalarımızda sık sık karşımıza çıkan örüntüler ve baskın hisler hakkında bilgi vereceği için, kendi rüyalarımızla ilişkimiz bir nevi perçinlenmiş oluyor. Ayrıca, rüyalarımızda sık sık tekrar eden olayları bilmemiz, rüya içindeki farkındalık olasılığımızı da arttırıyor.
Ben, kendi rüya günlüğü denemem sonucu düzenli olarak bilinçli rüya görmeyi başaramamış olsam da, her sabah akıcı halde birbirini takip eden en az 3 rüya hatırlayabilmeye başlamıştım.
Bilinçli rüyaları psikolojik terapi olarak kullanmak da mümkün. Tanıdığım bir bilinçli rüya fanatiği arkadaşım, seneler boyunca Adolf Hitler’in başrolü “oynadığı” tekrarlı bir kabus görmüş. Bu kabusta Hitler onu ordusuyla beraber takip ettikten sonra, bir köprü altında yakalayıp öldürüyormuş. Bilinçli rüyalara ilgisinin bir sebebi de aslında bu kabustan kurtulma isteğiymiş. Sonunda kabusu sırasında bilinçlenebilip köprü altında Hitler’e onu affettiğini söylediği anda, Hitler ona büyük bir huşu içerisinde sarılıp, bir meleğe dönüşmüş. Bir daha da bu kabusu görmemiş.
Bu absürt örnek bir yana, rüyada bilinç kazanmak sayesinde, rüya günlüğümüzde farkettiğimiz psikolojik kaygılardan oluşan rüya örüntüleriyle yüzleşebiliriz, ve nedensellik ve sembolleri analiz ederek aslında kendimizi çok daha iyi tanıyabiliriz.
Buraya kadar yazdığım kısım size muhtemelen öznel, gelişigüzel ve deneyimsel görünüyor. Peki uyku bilimciler bilinçli rüyaları nasıl araştırıyor? Bu rüyaların gerçekten bilimsel bir yanı var mı? Aşağıdaki bölümde, bilinçli rüyaların bilimsel olarak anlaşılmasına önayak olan bilim insanlarından Stephen LaBerge’in 1990 yılında Sleep and Cognition (Uyku ve Biliş) dergisinde yayımlanan “Lucid dreaming: Psychophysiological studies of consciousness during REM sleep” (Bilinçli rüyalar: REM uykusu sırasında yaşanan bilinç üzerine psikofizyolojik araştırmalar) derleme makalesini özetlemeye çalıştım.