Rüya Görme Tecrübesi
Hatırlamasak bile aslında hepimiz rüya görmekteyiz. Bir rüyayı anlatmaya ya da bir günlüğe yazmaya çalışırken, herhangi bir anlam taşıyan ya da günlük yaşama uygulayabileceğimiz bu bulmacayı bir araya getirmemiz için gerekli olan rüya parçalarının birçoğundan yoksun oluyoruz. Ve her ne kadar bazı parçalarını çok canlı bir şekilde hatırlıyor olsak bile hala hatırlayamadığımız birçok eksik kısım oluyor.
Allan Hobson’a göre, rüya gördüğümüz zamanlarda beynimizde gerçekleşen duygu ve durumların yarattığı his, -gerçek hayatta gerçekleşmesi mümkün olmasa bile- gerçekten onu yaşarkenki hisle aynı oluyor ( ailenizden birinin ölümünü görmek, bir kuş gibi uçabilmek veya kendinizi yeniden bir çocuk gibi görmek gibi)
Ayrıca, Rüya görme sürecine dahil olan tek vücut parçamız beyin değil, duygularımız ve hatta kaslarımız da bu süreçte belirli bir rol oynuyor. Korku, mutluluk ve belirsizlik hissi de rüyalarda yerlerini almaktalar. Uykudan kalktığınızda kalbinizi deli gibi çarparken, nefesinizi kesilmiş ve kendinizi ter içinde kalmış olarak bulabilirsiniz. Fakat çoğu zaman rüyalar belirli bir uyum veya neden olmaksınız gerçekleşirler ve gözlerinizi açtığınızda veya sizi uyandıran bir ses duyduğunuzda bir anda kayboluverirler.
Peki ama neden? Bunun pek çok farklı sebebi bulunmakta. Öncelikle, bu, rüyayı görürken içinde bulunduğunuz uyku evresine bağlı. Eğer o anda REM uykusundaysanız, rüyadaki görüntüler ve deneyimler çok daha berrak, detaylı ve kolay algılanabilir olacaktır. Ve yine eğer REM uykusundaysanız rüyaları gerçekten ayırt edemezsiniz ve diğer rüyalara kıyasla daha az imge ve daha çok günlük hayatta karşılaşılabilecek sahneler görürsünüz (ofis, park, yemek yapma vs.).