İbn-i Kesir demiştir ki: Ateş yandığını ve yangın çıktığını gören, itimat ettiği kişinin kötülüğü ile karşılaşır. Yanmakta olan bir ateşin başka bir ateşin içine girmesi, o mekandaki zalim hükümdarın başka bir zalim tarafından mağlup edilerek felakete uğrayacağına işarettir.
Semadan yere ateş indiğini fakat, kendisini yakmadığını gören, o bölgeye inen beladan muhafaza olur. Bazı malların yandığını görmek, o kadarının satılacağına işarettir. Bir binada odun veya kereste yığınında yahutta ormanda yangın çıktığını görmek, o mekanda bir musibet meydana geleceğine delalettir. Hanesinde ateş çıktığını gören, dargın olduğu kişiyle barışır. Onunla kardeş gibi olur. Ni’mete erer. Işığından istifade etmek için ateş yakan, ilim tahsil eder. Halk ta onun ilminden istifade eder. Ateş parlamazsa, o ilimden faydalanılmaz.
Ateşin bir organını yahut elbisesinin bir yerini yaktığını gören, ya kendisi ya çok sevdiği birisi zarara uğrar. Hiç görülmedik derecede büyük bir ateşe atıldığını gören, korktuğu ve sakındığı şeyden kurtulur. Ateşi bir kaba koyup kendisi için saklayan, haram mal biriktirir. Bir iş için yaktığı ateşin söndüğünü gören, o işten fayda sağlamaz. Ocağındaki ateşin söndüğünü gören, fakir düşer. Bir parça ateşi yatağının üstünde söndüren hasta ise; iyileşir. Bütün sıkıtılarından kurtulur. Tencerenin altında yanan ateşin söndüğünü, tencerenin soğuduğunu görmek te böyle yorumlanır.
Üzerine kıvılcımlar döküldüğünü gören, hakkında söylenen kötü sözleri duyar. Kıvılcımların çokluğu, bela ve musibettir. Bir cemaatin arasına kıvılcım dökülmesi, onlar için düşmanlık ve kavgaya işarettir.
Kıvılcımların düştükleri yeri yakmaları dedikodu, şer, kavga, harp ve düşmanlıktır. Bazılarına göre dumansız alev, herkes için çok iyidir. Ateşten kıvılcımlar saçılması, padişahın zulmudür. Bu kıvılcımlardan üstü başı yanan, devletten zarar görür.
Ateş bulduğunu gören, kendisine vaad edilen şeye nail olur. Ateşin dumanında kalan, humma hastalığına tutulur. Dumanın bulut halinde semayı örtmesi, sultanın zulmune işarettir. Duman beyaz ise, bu zulüm çabuk kalkar. Herhangi bir sebeple ateş yakan, zaruret (sıkıntı) içinde kalıp, katı kalpli ve güçlü birinden yardım ister. Şayet yaktığı ateşten istifade ederse beklediği yardımı alır. Yaktığı ateşin alevli olduğunu gören kadın, erkek çocuk doğurur.
Bir beldede ışık saçan ateşin söndüğünü yahut söndürüldüğünü görmek, oranın en büyük kişisinin ölümüne delalettir. Bir evdeki ateşin sönmesi, o hane sahibinin vefatına işarettir.
Duman, büyük korkuyu ve çok kanlı bir harbi ifade eder. Duman alevle beraber bulunursa, bu musibetler daha şiddetli olur.
Cafer-i Sadık bu rüyayı şunlarla tabir ediyor: Fitne, fesat, pişmanlık, kötü söz, idarecinin zulmü, emele nail olamamak, tedbirsizlik, azap, ceza, hükmün infazı, ilim, hikmet, hidayet, korku, endişe, bela, veba, haram mal, rızk, hayır, menfaat, rahat, geçim, yüksek mertebe, şevket, kudret, nasihat ve emniyet.