Rüyamda büyük babaannemin köyündeydim ve üzerimde sevdiğim pijamalarım vardı. Ayaklarımda da beyaz spor ayakkabılarım vardı. Havada gün batımı hakimdi. Elimde uzun bir ağaç dalı vardı ve o daldan destek alarak ekim alanında yürüyordum. O alan, reeldekine göre daha büyüktü rüyamda ve büyük olduğu için her yer yeşillik değildi. Bu yüzden rahat ilerleyebiliyordum ama yerlerde yaprakları dökülmüş ağaç dalları vardı. Onlara da basıyorum. İlerlememe engel oluyor gibilerdi ama takmadım ben yoluma devam ettim. İlerlerken durgundum çünkü aklıma yine malum kişi geldi. Erkek kardeşim de arkamdan geliyordu. O esnada ikimiz de arkamıza baktık ve 3 kişi gördük. (ekimlik alan geniş bir araziye döndü sanki çünkü üçü de yokuştan çıkıyordu) Üçü de bayandı ve içlerinden biri ortaokulda ikimizin de dersine giren Sosyal Bilgiler hocamızdı. Kadın reelde sert, agresif ve kendini yüksekte gören biri ama rüyamda davranışları değişmişti iyi yönde. Güleryüzlü ve daha sıcak kanlıydı. Ceket, beyaz bluz ve etek giyinmişti. (reelde çoook nadir etek giyer kendisi) bizimle sohbet etmeye başladı ve konuşurken ağzına dikkat ettim. Dişleri iri, yamuk ve sigaradan dolayı sararmıştı. (Reelde dişleri inci gibi beyaz ve dizilidir. Sigara içmez.)
Sonra ayaklarıma baktım. Ayakkabılar işimi zorlaştırıyordu çünkü spor ayakkabı olmasına rağmen topuk kısmında özel günlerde giyilen topuklu ayakkabının topuklarından vardı. Kardeşime bunları değiştireceğimi söyleyerek yanından ayrıldım ve kendimi büyük babaannemin köyünden kendi evime giden yolda ilerlerken fark ettim. (sanki ışınlandım. O yüzden rüya başlığı bu şekilde) Yine ayakkabılar işimi zorlaştırıyordu bu yüzden ayakkabıları çıkardım ve yalın ayak evime ilerlemeye devam ettim. Yalın ayak ilerlediğim için başta canım yandı sonra o acıyı hissetmedim. İlerlerken karşıdan atv araba ile birinin geldiğini gördüm. O kişi ise malum kişinin bölümden yakın arkadaşıydı(erkek). Oturduğum mahallede süt dağıtıyormuş yani işi buymuş. Ben onu görünce hemen tanıdım o da beni görünce garip garip baktı. Sanki beni tanımaya çalışıyor gibiydi ya da üzerimdeki pijamalardan dolayı (ve yalın ayak yürümemden dolayı) bana öyle baktı. Ben de hiçbir şey olmamış gibi elimdeki ayakkabılarla evime gitmeye devam ettim.
Sonunda evimin önüne geldim ama anahtarı almadığımı fark ettim. Kardeşimi aramak istedim ama telefonumu da almamışım. Karşı komşumuzdan terlik istedim. Kapıya çıkan kız (reelde öyle bir kız yok) terlik olmadığını söyledi ve kapıyı kapatmaya çalıştı. Evde yaşayan yaşlı teyze (reelde öyle biri var) "terlik var bizde niye vermiyorsun?" diyip kapının önüne geldi ve bana vermek istediği terlikleri gördüm. Kırmızımsıydı terlikler.