Travmatik anıların rüyalarda farklı bir şekilde karşımıza çıktığını kaydeden uzmanlar, travmaya maruz kalan kişinin temel güven duygusunun zedelendiğini belirtiyor.
Psikolog Gülcem Yıldırım bu konuda yaptığı açıklamada, "Nörofizyolojik olarak bizim rüya görme fazımız ortalama bir buçuk saatte birkaç dakika rüya görme şeklinde. Yatağa ilk yattığımızda bedensel olarak yorgun olduğumuz için daha az rüya görürüz. Beden dinlendikçe rüya görme oranı artmaya başlar. Travmatik rüyalarla ilgili yapılan araştırmalar rüya görmediğimiz o bir buçuk saatlik evrede travmatik anıların fragmanına maruz kaldığımız yönünde. Halk arasında kabus dediğimiz rüyalar, kişiye canlıymış, gerçekmiş hissi verir. Rüya görürken kişi gerçekten ağlayabilir, bağırabilir.
Travmatik anıların rüyalarında sık sık tekrar etme durumu vardır. Aynı rüyayı canlı ve gerçek gibi ve belli aralıklarla görebilirsiniz. Dolayısıyla travma anısının rüyası da beyinde farklı bir şekilde karşımıza çıkar. Dünyada kendini güvende hissetme, hayatın başlarında bakım verenle yani anneyle kurduğumuz ilişkide kazandığımız bir duygudur. Travmaya maruz kalan kişinin temel güven duygusu bozulur. Örneğin çocukluk döneminde tacize uğramış olan kişinin insanlara ve dünyaya güven duygusu bozulur. Çocukluk döneminde fiziksel şiddete maruz kalan kişi bütün insanların zarar verici olduğuna dair bir duyguyla hayatına devam eder. Dolayısıyla çocuklukta diğer insanların eziyetine ya da tacizine maruz kalan kişiler dünyaya ve insana güven duygularını yitirirler.Temel güven duygusundaki derin çatlak kişinin yakın ilişkiler kurmasını engeller. Fakat travmatik olayın hissettirdiği korku, endişe, suçluluk duyguları koruyucu bağlanmaya olan ihtiyacı yoğunlaştırır. Bu yüzden travmatik insanlar başkalarına kaygılı yapışma ile yalnızlık duyguları arasında gidip gelirler. Şayet çocuğa bakım verenlerden biri çocuğa zarar veriyorsa taciz, dayak, korkutma, aşağılama gibi çocuğun doğuştan kötü olduğuna dair kendisiyle ilgili bir çarpıtma yapmasına sebep olur." diyor.