Ada, kişinin bir alan içerisinde kalmasıyla ilgili bir tür odaklanma durumunu temsil eder. Ada sembolü, kişinin bir alan içerisinde kalarak adanın dışında kalan diğer parametreleri dışarıda bıraktığını ifade eder (ceteris paribus). Adaya getirilme durumu, belki istemeyerek ama ihtiyacınızdan dolayı olduğunu gösterir. Sandal ile adaya giriş yapma odaklanma ve esas sizi ilgilendiren yegane parametrenin keşfiyle ilgilidir. Bir tür bilinçaltına dair yapılan çıkartma harekatı gibidir.
Yanınıza aldığınız ünlü erkek oyuncu, bu tür adaya düşme hallerinde sorulan "Bir adaya düşseydiniz yanınıza alacağınız 3 şey ne olurdu?" sorusuna daha önceden verilmiş ancak şimdi bu odaklanma ihtiyacıyla bilinç seviyesine çıkmış olan soruya verilen 3 şeyden birincisidir. Eğer kadınsanız, bu tür bir seçim muhtemelen "aile" kurmakla ilgili düşünce alt yapısından gelir. Adaya girdiğiniz anda alıç ağaçları görüyorsunuz. Bu tür ağaçları muhtemelen çocukluğunuzda sıkça görmüşsünüzdür. Alıç ve üzüm bahçelerinin olduğu çocukluk döneminize dair mekanlar varsa (muhtemelen öyledir), bilinçaltınız çocukluğunuza dair "zamanın çok yavaş aktığı" döneme referans verir. Çünkü çocukluğunuzda o meyveleri yediğinizde hemen gelişmek ve büyümek isteğiyle dolarken zaman çok yavaş akardı. Adaya düşünce yanınıza alacağınız 3 şeyden ikincisi, çocukluğa dair saflık, temizlik, geçmişe dönme ve zamanı o çocukluk dönemindeki gibi "yavaşlatabilme" isteğiyle ilgilidir. Bu meyveyi yiyince çok geçmeden ölüyorlar söylemlerine aldırış etmiyorsunuz. Bu da şu anki psikolojinizin geriye dönebilmek için verdiği gayreti gösterir gibi. Bu tür meyve yeme sembolleri, Cennetten kovulma temsilleriyle eşleştirilir genellikle.
Cennette Adem ile Havva'ya söylenen "O yasaklı meyveyi yerseniz ölümsüz olursunuz söylemi" gibi bir sahne vardır. Elbette bu sahnede partneriniz değil siz ilk meyveyi yiyorsunuz. Aynen Cennette Havva'nın ilk meyveyi yemesi ve sonra Ademi Havva'yı ikna edişi gibi. Ancak buraya dair bir gözlem yapmamışsınız. (Henüz bir teklifde bulunmamışsınız sanırım)Yasaklı meyvenin (alıç) yenmesiyle zaman geç akmaya başlıyor, bu da bizim ölümsüzlük - daha doğru bir ifadeyle sonsuzluk - fikrine aşina olamayışımızdan kaynaklanır. Ölümsüz olmanın ne demek olduğunu bilmediğimizden, bu duygunun karşısına çocukluktan aşina olduğumuz hemen büyümek isteği ama zamanın çok yavaş ilerlemesine dair bilinçaltımızda duran "zamanın yavaş akması" duygusunu koyuyoruz.
Adadan dağa çıkmak ise Cennetten düşmek fikrinin zıddıdır. Çünkü aslında sizi adaya getiren fikir, odaklanmak, ilgilenmeniz gereken yegane salt parametreye odaklanmaktı. Bu noktaya gelip bunu başaran ve adaya giriş yapan sizin düşmek yerine dağa çıkmanız, zirveye daha yukarıya dair bir yolculuk eylemidir ve aslında adanın keşfidir. Yerli kadınların mevcut özgüvenleri karşısında şehirli bir kadının göreceli özgüvensizliği ortaya çıkar. İş dünyasının bir sözüyle, sanırım bu noktayı açıklıyorsunuz. Zirveye çıkmak önemlidir, ama esas olan zirvede kalabilmektir. Oradan inmek fikri, artık adanın keşfi, bilinçaltının gösterdiği özgüvene dair mesajın alınmasıyla birlikte adaya girişten itibaren yapılan tüm sürecin tersine işletilip sandala geri binerek adadan şehre dönülmesiyle ilgilidir.
Gerekli güç ve cesaret toplandı, ilerleyen yaşla hesaplaşıldı, evlilik fikrine dair bir alt yapı oluşturuldu. Yıllardır iş dünyasında çalışan ve evlilik, çocuk yapma, doğadan uzak kalma, çocukluğa, çocukluğun geçtiği yerlere dair olan tüm bu düşünce özlemler yegane parametreler olarak diğer tüm parametrelere ada dışına atılarak öne çıkarıldı. Mesaj alındı, çözüm ne olmalı? Son sahne yani adanın bütün olarak görülebilmesi, flu olan, bilinçaltında bekleyen bu sürecin netleştiği anlamındadır. Dağdan artık inebilirsiniz, korku-kaygı bitti, sorun olarak parametrelerle yüzleşildi. Yeşil ördek sürüsü, ardı ardına sıralanan tüm ada içi sorunlarınıza dair artık bir eylem planınızın olduğunun göstergesidir. Ancak bunları harekete geçirmek için zamanın durduğu adadan çıkmak gerekir. Çünkü alıç meyvesini yiyerek size söylenen "bu meyveyi yiyenler çok kısa zaman sonra ölüyorlar" sözünün doğru olduğunu biliyorsunuz. Ada bir Cennet idi, ama normal hayata dönüp evlilik, çocuk, yaşlılık gibi çözmek zorunda olduğumuz tüm sorunlara çözüm bulmak ve bunlara dair projeler üretmeli ve uygulamalısınız.
Zaman akışı sabitlenerek bir tür "check-up" yaptınız.Şimdi eylem zamanı.