Böyle şeyler çok olur. Kafaya takmaya gerek yok. Lisanımıza dahi yerleşmiştir: "Çok güldük, ağlayacağız galiba." deriz. Bu sözü söylerken de psikolojimiz değişir derhal.
Bazen de şu olacak şimdi deriz ve hemen o olur: Bu ise bizim zihnimizin olayları tahlil edip ileriyi görmedeki başarısından, ferasetimizin enginliğinden kaynaklanır.
Bazen de rüyalarımızda gördüklerimiz gerçekleşir. Bu ise rüyayı görme zamanımız ve rüyayı anlatma zamanımız ile alakalıdır, çünkü rüyayı sabah vaktinde gördüysek hemen çıkar ve rüyayı gördükten sonra anlatmak için ikindi vaktine kadar beklemezsek ya anlattığımız gibi ya da yorumlandığı gibi çıkar.
Bazen de kötü bi şey olacakmış hissine kapılırız, bu ise ruhumuzun evvelden hayatımızı izlemiş olması yüzündendir. Bende pek çıkmaz fakat annemde hemen çıkar. İşte insanların itiraf edemeyip 6. his kılıfını giydirdikleri vaziyet budur.
Bazen de biriyle tanışırız lakin o kişiyi daha evvel görmüş yahut onu uzun zamandır tanıyormuş hissine kapılırız. Bu ise ruhlarımızın önceden görüşmesi sayesindedir: kâl-ü bela dedikleri.
Bazılarımız da göremediğimiz varlıklarla iletişim kurabilirler. Böyle bi şeyi yaşayanların pek de mutlu bi hayatları olduğunu sanmıyorum. Allah böyle şeylerden korusun!
Senin yaşadığın ise zihninin farkındalığı. Böyle şeyler çok hızlı gerçekleştiği için beyinde, farkına dahi varamayız ama senin beynin bu yaşadığın mutlu vakitlerin devam etmesini istemiş, belki de ruhun. Tabii bu arzu kendini belli etmiş. Ruhumuz ile beynimiz arasındaki bağda bazen ruhumuzun sözü daha çok geçer. İnsanların çoğu bu ilişkide duyularına ve aklına teslim olmuş vaziyettedir lakin bazılarımız ise ruhumuzla daha fazla iletişim içerisindeyizdir duygularımız vasıtasıyla. İşte bu ilişki de bizim ferasetimizi kuvvetlendiren kaynaklardan biridir. Hem hislerinin hem de duyularının uyarılması; mutluluğunun devam etmesi arzusunun zihninde de ruhunda da ortaya çıktığını gösteriyor.
Ölüm meselesine gelince bazı insanlar bunu anlayabilirler. Vaktin yaklaştığını söyleyebilirler. Bu devirde öylesine keramet sahibi insanlar yaşıyor mu acaba? Bu ise senin ruhunun ve beyninin hayat sona ermeden daha çok mutluluk yaşama ve mutlu zamanları çoğaltma arzusundan kaynaklanıyor. Kendi kendini ikaz ediyor adeta: Herhangi bir hata yapma, moral bozukluğu istemiyorum diyor. Ayrıca beynin; bedeninin tüm faaliyetlerini kullanmak isteğini de anlatıyor olabilir. Sıhhatine dikkat et diyor yani.
Sözlerimi bi hikâyeyle bitirmek istiyorum. Azrail birinin yanına gelmiş. Hadi, gidelim, senin zamanın geldi demiş. O kişi de başlamış serzenişe. Geleceğini neden haber vermedin, ben hazırlık yapardım, senin gibi işini savsaklayan kimseyi görmedim, vs. vs. Azrail de öfkeyle karışık şaşkınlıkla, Nasıl haber vermedim yahu! Gözlerinin ferini aldım, dizlerinin canını aldım, daha nasıl haber vereydim demiş. Velhasıl-ı kelâm, öyle rüyana, duyduğuna, hissettiğine bakma. İşte ölümün habercileri bunlar: güçten, kuvvetten düşmen.