Bilinçaltı ürkütücü bir canavar değildir doğal bir organizmadır ancak bilinçli davranışımız işe yaramaz bir duruma girdiğinde tehlikeli olur. Kendimizi baskı altına aldıkça bilinçaltının tehlikeleriyle daha fazla yüz yüze geliriz. Hasta o ana kadar bilinçdışı kalan verilerini özümlemeye başladığı anda tehlikelerde gitgide azalır. Kişilik bölünmesi, gece ve gündüz yaşamımız arasındaki önemli ve ürkütücü ayrılık özümlemenin ilerlemesiyle birlikte kaybolmaya başlar.
(Evet; bazı insanlarda bu belki daha hızlı ama bazılarında da oldukça uzun zamanda oluyor. Bir kişinin rüyasını çözümlemeye başladığınızda kişi aymaya başladığında öncelikle geçici bir iyilik oluşuyor ve ardından buna devam ettiğinizde ortalık daha da dumanlı, karmaşık hatta daha içinden çıkılmaz bir duruma geliyor. Sanki hani fizik tedavisine başladığınızda ağrılarınızın daha çok artması gibi bir olay oluyor. Çünkü dibe yığılmış tortuları havalandırmış oluyorsunuz. İşte tam burada birçok insan bırakıp gidiyor. ” Ben önceden daha iyiydim. Önemli değil; ben bununla iyileşemiyorum” diyor ve orada kesiyor. Ve böylece, biraz önce Jung’un söylediği hani “özümlemeyle birlikte bu ürkütücü ayrılık kaybolur” hedefine erişemeden kişi bırakıp gitmiş oluyor. İşin bu kısmı hakikaten birçok emeğin boşa gitmesiyle ilgili bir durum olduğu için bana üzücü geliyor.