Rüya görme ve uyanık olma olguları tamamıyla farklı şeylerdir. Şunu dene: Her gece, uykuya dalarken, yarı uykulu, yarı uyanıkken, yavaşça uykunun derinliklerine dalarken kendi kendine “Onun bir rüya olduğunu hatırlayacağım” diye tekrar et.
Uykuya dalana kadar bunu tekrar etmeyi sürdür. Birkaç gün alacak ama şaşıracaksın. Bir kez bu fikir bilinçaltının derinlerine girdi mi rüyayı bir rüya olarak görebilirsin. O zaman seni pençesine alamaz. Sonra, yavaş yavaş uyanıklığın daha da keskinleştikçe rüyalar kaybolur. Onlar çok utangaçtır, izlenmek istemezler.Onlar sadece bilinçaltının karanlığında varolurlar. Uyanıklık ışık getirdikçe kaybolmaya başlarlar.
O nedenle aynı egzersizi sürekli yapmaya devam et ve rüyalardan kurtulabilirsin. Ve şaşırıp kalacaksın; rüyalardan kurtulmanın bir çok etkisi vardır. Rüya yok olursa, o zaman zihninin gündüz gevezelikleri de eskiden olduğundan daha az olacaktır. İkincisi, şimdiki anda daha çok olacaksın; gelecekte değil, geçmişte değil. Üçüncüsü eylemdeki yoğunluğun bütünlüğün artacak.
Rüya görmek bir hastalıktır. Ona gerek duyulur çünkü insan hastadır. Fakat rüyalar tamamıyla bırakılabilirse, yeni bir tür sağlığa, yeni bir vizyona erişirsin. Ve bilinçsiz zihninin bir kısmı bilinçli hale gelecek ve bu sayede daha güçlü bir bireyselliğin olacak. Ne yaparsan yap pişman olmayacaksın çünkü onu öylesi bir bilinçlilikle yapmış olacaksın ki pişmanlığın hiçbir alakası olmayacak.
Uyanıklık kişinin öğrenebileceği en muhteşem büyüdür çünkü tüm varlığının dönüşümünü başlatabilir.
RÜYALARINI İZLEMEYE BAŞLADIĞINDA BEŞ ÇEŞİT RÜYA OLDUĞUNU GÖRECEKSİN. İlk çeşidi çöptür ve binlerce psikanalist sadece bu çöple uğraşmaktadır. Bir işe yaramaz. O olur çünkü tüm gün, bütün gün çalışırken bir sürü çöp toplarsın. Tıpkı bedenin kirlendiği için duş almaya, temizlenmeye ihtiyaç duyman gibi, aynı şekilde zihin de kir toplar.Ve zihne duş aldırmanın bir yolu yoktur, o yüzden zihnin tüm pisliği ve çöpü otomatikman dışarı atacağı bir mekanizması vardır. Rüya zihnin dışarı atmakta olduğu pisliğin havalandırmasından başka bir şey değildir -İlk çeşit rüya- ve bu rüyaların en büyük oranını oluşturur, neredeyse yüzde doksanını. Neredeyse rüyaların yüzde doksanı dışarı atılan pisliktir. Onlarla pek oyalanma. Ve ufak ufak farkındalığın geliştikçe pisliğin ne olduğunu görebileceksin.
İkinci tür rüya bir çeşit dilek yerine getirmektir. Pek çok ihtiyaç vardır, doğal ihtiyaçlar ama din adamları ve sözde din hocaları zihnini zehirlemiştir. Senin en basit ihtiyaçlarını dahi gidermene izin vermezler. Onlar bu ihtiyaçları tamamıyla lanetlemiştir ve bu lanet senin içine işlemiştir. Pek çok ihtiyacının açlığı var; bu aç kalmış ihtiyaçlar doyurulmak istiyor. Ve ikinci tür rüya dilekleri yerine getirmekten başka bir şey değildir. Din adamları ve zehirleyiciler yüzünden varlığında reddettiğin her ne ise zihnin onu rüyalarda şu ya da bu şekilde yerine getirmeye çalışır.
Ama kişi ihtiyaca bakmalıdır onun anlamına değil. Anlam bilinçli zihne aittir, ihtiyaçsa bilinçaltına ve işte ikinci türden rüyalar da böyle var olur. İhtiyaçlarını sürekli kırpıyorsun ve zihnin de o zaman onları rüyada gideriyor. Yüce kitaplar okudun ve düşünürler tarafından zehirlendin ve onlar zihnini belli belli bir kalıba döktü. Varoluşun kendisine artık açık değilsin, felsefeler seni kör etti; öyle olduğunda da ihtiyaçlarını köreltmeye başlayacaksın. O zaman bu ihtiyaçlar köpürüp rüyalarda yüzeye çıkmaya başlayacak çünkü bilinçaltı hiçbir felsefeyi bilmez. Bilinçaltı sadece tek bir şey bilir; varlığının ihtiyaç duyduğu şeyi yerine getirmek. O zaman bilinçaltı kendi rüyalarını dayatır. Bu ikinci tür rüyadır; onu anlamak ve onun üzerine meditasyon yapmak çok anlamlıdır. Çünkü bilinçaltı seninle iletişim kurmak istiyor, “Aptal olma! Onun için acı çekeceksin. Ve varlığını aç bırakma. İntihara meyil etme ve ihtiyaçlarını öldürerek ağır çekimde intihar etmeyi sürdürme.”
Unutma: Arzular bilinçli zihne aittir, ihtiyaçlarsa bilinçaltına. Ve aradaki mesafe çok, çok anlamlıdır, anlaşılması çok önemlidir.
Arzular bilinçli zihne aittir; bilinçaltı arzu nedir bilmez, bilinçaltı arzular için kaygı duymaz. Arzu nedir? Arzu eğitiminden, koşullanmandan, düşüncenden kaynaklanır. Ülkenin başbakanı olmak istersin; bilinçaltı bunu hiç önemsemez. Bilinçaltı ülkenin başbakanı olmakla ilgilenmez, bilinçaltı sadece nasıl doyurulmuş organik bir bütün olunacağı ile ilgilenir. Ama bilinçli zihin der ki, “Başbakan ol ve eğer başbakan olmak aşkının kurban etmeni gerektiriyorsa, o zaman kurban et. Bedenini kurban etmeni gerektiriyorsa; et. Önce ülkeye başkan ol“. Ya da çok fazla servet edinmek; bu bilinçli zihne aittir. Bilinçaltı servet nedir bilmez, bilinçaltı sadece doğal olanı bilir. O toplum tarafından ellenmemiştir; o hayvanlar, kuşlar ya da bitkiler gibidir. Bilinçaltı toplum tarafından, politikacılar tarafından koşullanmamıştır. O hala saf kalmıştır.
İkinci tür rüyayı dinle ve üzerine meditasyon yap ve o sana ne ihtiyacın olduğunu söyleyecek. İhtiyaçlarını gider ve arzularını umursama. Eğer gerçekten mutlu olmak istersen ihtiyaçlarını yerine getir ve arzularını boş ver. Sefil olmak istiyorsan ihtiyaçlarını kes ve arzularının peşinden git.
İşte bu yüzden sefil hale geldin. Sefil mi olduğun, çok mutlu mu olduğun çok basit bir olgudur; bu olgu çok basittir. İhtiyaçlarını dinleyen ve onları izleyen bir insan tıpkı okyanusa akan bir nehir gibidir. Nehir doğuya mı batıya mı akmalı demez, sadece yolunu bulmaya çalışır. Doğu ya da batı fark etmez. Okyanusa akan nehir arzu nedir bilmez; sadece ihtiyaçlarını bilir. Bu nedenle hayvanlar çok mutlu görünüyorlar; hiçbir şeyleri yok ve çok mutlular? Ve senin pek çok şeyin var ve çok bedbahtsın! Hayvanlar bile mutluluklarında, güzelliklerinde seni geride bırakıyor. Neler oluyor? Hayvanlar bilinçaltlarını kontrol edip hükmedecek bir bilinçli zihne sahip değiller, onlar bölünmeden kalırlar.
İkinci tür rüyanın sana açıklayacağı çok şey var. İkinci tür ile bilincini değiştirmeye başlarsın, davranışlarını değiştirmeye başlarsın, yaşam kalıbını değiştirmeye başlarsın. Bilinçaltın sana ne söylerse söylesin ihtiyaçlarına kulak ver.
Her zaman anımsa; Bilinçaltı haklı çünkü o çağların bilgeliğine sahip. Milyonlarca hayat boyunca var oldun. Bilinç bu hayata aittir. O okullarda ve üniversitelerde ve içinde rastlantısal olarak doğduğun toplum ve aile tarafından eğitildi. Ama bilinçaltı tüm yaşamlarının bütün deneyimlerini taşıyor. O bir taş olduğun zamanlardaki deneyimleri taşıyor, o hayvanlar olduğun deneyimleri taşıyor; o herşeyi taşıyor, tüm geçmişi. Bilinçaltı heybetli bir bilgedir ve bilinçse koca bir aptaldır. Bu böyle olmak zorunda çünkü bilinç sadece bu hayata aittir, çok küçük ve deneyimsiz. Çocuk gibidir. Bilinçaltı sonsuz bilgeliktir. Dinle onu.
Batıdaki psikanalizin tamamı bundan başka bir şey yapmıyor. İkinci türden rüyalarını dinliyor ve hayatının kalıbını ona göre değiştiriyor. Ve psikanaliz pek çok insana yardımcı oldu. Onun kendi sınırlamaları var ama yardımcı olmuştur. Çünkü en azından bu kısmı, ikinci tür rüyaları dinleme kısmı hayatını daha rahat ve daha az gergin yapar.
Ve sonra üçüncü tür rüya vardır. Bu üçüncü tür rüya süperbilinçten gelen bir iletişimdir. İkinci tür rüya bilinçaltından gelen iletişimdir. Üçüncü tür rüya çok enderdi çünkü süperbilinçle olan tüm temasımızı kaybettik. Ama genede gelir çünkü süperbilinç sana aittir. Belki buharlaşıp bir buluta dönüşmüştür, belki mesafe çok uzaktır ama yine de sana demir atmış durumdadır.
Süperbilinçten gelen iletişim çok nadirdir. Sadece çok çok uyanık hale geldiğinde onu hissetmeye başlacaksın. Aksi taktirde zihnin rüyalarda attığı pislikte ve zihnin rüyada sürekli olarak tamamlanmamış, baskılanmış şeyleri, dilekleri doyurmasının içinde kaybolup gider. Kaybolacak. Fakat farkında olduğunda ışıldayan bir elmas gibidir; etraftaki taşlardan kesinkes farklı.
Süperbilinçten gelen bir rüya bulabildiğinde, ya da hissettiğinde izle onu. Meditasyon yap onun üzerine çünkü bu seni ustana götürecek rehberin olacak. Bu sana uyacak olan yaşam tarzına giden yolda sana yol gösterecek, senin için doğru olan disipline götürecek. Bu rüya içinde derin bir rehbere dönüşecek. Bilinçle bir usta bulabilirsin ama bu usta senin için öğretmenden başka bir şey olmayacak. Bilinçaltında bir usta bulabilirsin ama bu usta aşıktan başka birisi olmayacak; belirli bir kişiliğe, belirli bir tipe aşık olacaksın. Ama süperbilinç seni doğru ustaya götürür. O zaman o bir öğretmen olmaz; söylediği şeylerden büyülenmezsin. Aksine, süperbilincin, bu insanın sana uygun olduğu, bu insanın sana gelişmen için doğru olanakları sağlayacağı, bu insanın senin için doğru toprak olduğu konusunda sana rehberlik eder.