Hiç girmememizin söylendiği tehlikeli bir sokakta gece vakti dolaştığınızı düşünün. Hiçbir şey olmasa bile bilince zararı olacağı muhakkak; “Acaba başıma bir şey gelecek mi”, “Soyulur muyum” vs… Köpekler saldırabilir, soyulabilirsiniz, taciz edilebilirsiniz. Tüm bunların başınıza gelebileceğini bildiğiniz halde oraya kendi isteğinizle gittiniz öyle değil mi? Bu kanalı yakalamışken cin-cinayet mevzularını da burayla ilişkilendirebiliriz sanırım. Küre, cam, mürekkep, dizili harfler ve aynalar yoluyla hak varlıklarla iletişim kurmaya çalışmak, işte tam yukarıda bahsettiğim “karanlık sokağa” benzer. Maazallah şeytanların elinde oyuncak olursunuz. Uygun rehber ve kaidelere bağlı olmak da şarttır. Ha bağlı oldunuz sorun yok diyelim: “Ne soracaksınız, ne bekliyorsunuz…”