Jung’un rüya teorisinin anahtar kavramları kişisel bilinçdışı, kolektif bilinçdışı ve arketipten oluşmaktadır.
A. Kişisel Bilinçdışı: Kişiye özgü olup, bilince hiç ulaşmamış veya bilince ulaştıktan sonra çatışmaya neden olduğu için bastırılmış tecrübelerden oluşur. Jung’a göre yaşanan hiçbir şey psişe içinde yok olmaz. Bilinçdışı zihinsel atıkların toplandığı bir yer olmayıp, bilincin yaratıcı kaynağıdır ve kendisini sembolik olarak rüyalarda ifade eder. Bilinçdışındaki bilinmeyenler rüya, vizyon, kompleks ve hayalle ortaya çıkar. Kişisel bilinçdışı kaynaklı rüyalar daha çok bireyin özel yaşantısı ile alakalı rüyalardır.
B. Kolektif Bilinçdışı: Kişisel deneyimlere dayanmayıp, bilinç düzeyine çıkmamış, evrimsel bir yönü olup atalarımızdan mirasla intikal eden, insanlığa özgü psişik birikim olarak tanımlanabilir. Jung evrimin insanın ruhsal yapısını da etkilediğini savunur. Bu nedenle birey geçmişiyle bir yerde tüm insanlığın geçirdiği evrimle ilişkilidir. Jung bunu kolektif bilinçdışı ile açıklar. İçeriği olan arketipler bilinçte yaşanmamış olup atalardan aktarılarak süregelir. Jung’a göre kolektif bilinçdışı her dönem bir şeylerin ilave edildiği depo olup tüm insanlığa özgü ortak unsurlar taşır. Bağımsız bir özellik taşıyan kolektif bilinçdışı bilince karşı duyarsızdır. Jung, kolektif bilinçdışının en iyi şekilde rüyalarda tezahür ettiğini belirtip, kolektif bilinçdışı kaynaklı rüyaların daha çok toplumsal içerikler taşıdıklarını ileri sürer.
C. Arketip: Zihinsel prototip, bilinçdışına ait imge olarak tanım-lanabilir. Jung, kolektif bilinçdışının içeriğinin arketiplerden oluştuğunu ve bunların evrenselliğini ileri sürer. Arketipler sayıca oldukça fazladırlar. Doğum, ölüm, kahraman, ay, güneş, rüzgâr, anne, daire, yüzük, silah, bilge ihtiyar, ırmak bunlardan bazılarıdır. Arketipler insanın doğasına dönmesinde köprü görevi görürler. Doğal bir bilgi kaynağı olmalarının yanında bilimsel toplumda zayıflayan insanlığı doğal yapısına döndürerek korumaktadırlar. Arketipler bir anlam ihtiva etmelerine rağmen somut belirtileri yoktur. Jung’a göre bunlar rüyalarda sembollere dönüşürler. Rüyaların tahlilinde sembollerin hangi arketipten kaynaklandığını iyi bilmek gerekir. Arketipler iyi bilinmezse rüyaların vermek istediği mesajlar yeterince anlaşılamaz.