Nereye gidiyorum, bilmiyorum!
Dedemlerin evinden çıkmış, eşeğe binmiş de yamaçtan yukarı doğru gidiyormuşum. Eşekle nereden geliyorum, onu da bilmiyorum, evden çıkmışım da öyle yolculuğa çıkmışım işte.
Kavaklıdere'ye varınca eşek daha ileri gitmek istemiyor, eşeğin ayakları geri geri gelircesine eşek gitmemek için diretiyor, hatta eşek geri geri geliyor. Kavaklıdere'ye ne zaman vardığımı da fark edememişim bu arada.
Elimde ekmek varmış. Ekmeğin içerisine Kıstırma aşı koymuşum. Acılı Bulgur Pilavına buralarda Kıstırma Aşı denir. Ben bunu yiyecekmişim ama fark ediyorum ki kıstırma, ekmeğin arasından taşıyor, ekmeğe çok geliyor.
Önümde bir adam yatıyormuş, belki de o adamı eşek fark edince eşek gidememiştir, bilemiyorum. Adama, biraz daha ileri gidince ekmeği yiyeceğimi söylüyorum. Ekmeği elimde tutmaya çalışıyorum ama dediğim gibi kıstırmalar ekmeğin arasından taşıyor. Öylesine çok oluyor kıstırmalar.
İşte burada uyanıverdim. Yemeğimi yedim mi, yemedim mi hatırlamıyorum tabii ki de.